Çarşamba, Ekim 08, 2025

Uzak Doğuda Bir Rus Uç Karakolu: Vladivostok

vladivostok

Rusya haritasına bakıldığında Vladivostok, ülkenin Pasifik kıyısında, Japon Denizi’ne bakan stratejik bir liman kenti olarak öne çıkar. Ancak bu şehir, coğrafi olarak Asya’ya bakan yüzü temsil etse de, ruh olarak hâlâ Moskova’ya dönük. Aradaki mesafe 6 bin 400 kilometre olsa da, siyasi ve kültürel baskı Vladivostok’un damarlarında hissediliyor.

Asya’ya Yakın, Ama Moskova’ya Bağlı

Japonya’ya sadece birkaç yüz kilometre mesafede bulunan Vladivostok’un sokaklarında Japon arabaları, Kore eriştesi satan dükkânlar ve Çin markaları görülüyor. Ama bu görüntü aldatıcı. Şehrin günlük yaşamını, kültürel tonunu ve ekonomik yönünü hâlâ Kremlin belirliyor.
Bir zamanlar “Rusya’nın Asya’ya açılan kapısı” olarak tanımlanan Vladivostok, bugün Moskova’nın bir uç karakolu olarak işlev görüyor.

Yerel tarihçi ve Zarya Çağdaş Sanat Merkezi küratörü Gleb Akulich, bu durumu şöyle özetliyor:

“Burada herkes Moskova’nın varlığını hissediyor. Kimse gerçekten özerk değil.”

Şehrin belediye başkanlarının ikisi, yolsuzluk suçlamalarından cezaevine gönderildikten sonra Ukrayna cephesine sevk edilerek cezadan kurtulmaya çalıştı. Binlerce Vladivostoklu gibi onlar da savaşın içinde. Kentte mobil internet sık sık kısıtlanıyor, meydanlardaki devlet binaları gece olunca pencerelerinde savaşın sembolü ‘V’ harfini oluşturacak şekilde aydınlatılıyor.

Kremlin’in Gölgesinde Bir Liman

Vladivostok, Rusya’nın Avrupa ile bağları Ukrayna savaşı sonrası zayıfladıkça yeniden önem kazandı. Çin gemilerinin sayısı arttı, Trans-Sibirya Demiryolu’nun son durağı konteynerlerle doldu. Ancak bu canlılık, kente bağımsız bir ekonomik dinamizm kazandırmadı.
FESCO gibi büyük lojistik firmalarının merkezleri hâlâ Moskova’da; vergiler de başkente akıyor. Şehrin kaderi, tıpkı Sovyet döneminde olduğu gibi, hâlâ Moskova’nın politikalarına sıkı sıkıya bağlı.

Yazar Vasily Avçenko, Vladivostok’un hiçbir zaman kendi kültürel ve ekonomik merkezini kuramayacağını söylüyor:

“Rusya fazla Moskova merkezli. Bu, ülkeyi bir arada tutuyor ama aynı zamanda yerel gelişimi engelliyor.”

Moskova’nın Vitrin Projeleri

Son 20 yılda şehirde üç dev köprü, bir üniversite kampüsü, opera binası ve akvaryum gibi projeler tamamlandı. Ancak bu yatırımlar yerel vizyonun değil, Moskova’nın “doğuya açılım” planlarının ürünüydü.
Şu anda yürütülen en büyük projelerden bazıları da — Tretyakov Galerisi’nin şubesi, Mariinsky Tiyatrosu’nun uydu sahnesi — yine Moskova merkezli kurumlara ait.

Kentin reklam panolarında bile Moskova’daki inşaat ve kültür projelerinin tanıtımı yapılıyor. Yerel gençler için başarı ölçütü “Moskova’ya gidebilmek”. Bu da Vladivostok’un, Kremlin için bir vitrin ama halk için geçici bir istasyon haline geldiğini gösteriyor.

Asya’nın Kapısı mı, Rusya’nın “Vahşi Doğusu” mu?

Soğuk Savaş döneminde “gizli askeri şehir” statüsünde olan Vladivostok, 1990’lara kadar yabancılara kapalıydı. Sovyetlerin çöküşüyle birlikte kent, Asya ile ticaretin merkezi olmak yerine batıya yönelen ülkenin kaotik ekonomisinden ağır darbe aldı.
Çin’le stratejik ticaret yerine, halk bavul ticaretiyle geçinmeye başladı. Japonya’dan getirilen ikinci el araçlar şehir trafiğini doldurdu. 1990’larda artan suç oranı, Vladivostok’a “Rusya’nın Vahşi Doğusu” unvanını kazandırdı.

2000’lerde petrol gelirlerinin artmasıyla Kremlin, kenti yeniden keşfetti. Dev yatırımlar yapıldı, ama bu yatırımlar şehirde kalmadı; merkezileşmiş sistemin bir göstergesi haline geldi. 20 milyar dolarlık projelerin ardından Vladivostok’un görünümü değişti, ama karakteri değil.

Asya’ya Açılan Pencere mi, Moskova’nın Gözetleme Kulesi mi?

Bugün Vladivostok, yılda yalnızca birkaç gün boyunca ülkenin gündemine giriyor: Doğu Ekonomik Forumu düzenlendiğinde. Putin birkaç saatliğine geliyor, Moskova’dan yüzlerce bürokrat ve iş insanı Aeroflot uçaklarıyla taşınıyor. Forum bitince herkes dönüyor, şehir bir sonraki “ziyaret”e kadar unutuluyor.

Aslında Vladivostok, Rusya’nın jeopolitik yalnızlığının sembolü haline gelmiş durumda. Asya’ya açılan kapı olma iddiası, Moskova’nın kendi gölgesinde kaybolmuş.
Rusya’nın ekonomik doğuya yönelme çabası, siyasi merkezileşmenin duvarına çarpıyor. Vladivostok hâlâ bir liman, ama bir geçiş kapısı değil; bir nöbet kulesi.