Cumartesi, Ekim 11, 2025

Beyaz Saray, Boeing’i Ayakta Tuttu

http com.ft .imagepublish.upp prod eu.s3.amazonaws

Eğer son yıllarda “Hangi dev şirketin CEO’su olmak istemezsiniz?” sorusuna yanıt aranacak olsaydı, listenin en tepesine muhtemelen Boeing yerleşirdi. Uçak kazaları, üretim hataları, güvenlik soruşturmaları ve düşen hisse değerleri, havacılık devini adeta krizden krize sürükledi. Ancak Washington’daki siyasi atmosfer, özellikle de Donald Trump’ın başkanlığı döneminde izlenen “Önce Amerika” politikası, Boeing için beklenmedik bir can simidi haline geldi.

Boeing’in Zorlu Yılları

Boeing, 2019’da yaşanan iki ölümcül 737 Max kazasının ardından tarihinin en büyük krizlerinden birine girdi. Dünyanın dört bir yanında yüzlerce uçak yere indirildi, milyarlarca dolarlık tazminat ve güvenlik yatırımı gündeme geldi. Üst düzey yöneticiler istifa etmek zorunda kaldı. Şirket, bir dönem Amerikan mühendisliğinin gururu olarak görülen imajını kaybetti ve “kriz markası” haline geldi.

Bu süreçte Boeing yalnızca havacılık sektöründeki güvenini değil, küresel rekabet gücünü de yitirmeye başladı. Avrupalı Airbus, boşluğu hızla doldurarak pazar payını genişletti. Çin ve Rusya gibi ülkeler de kendi ulusal uçak projelerine hız verdi.

Beyaz Saray’dan Gelen Destek

Tam da bu noktada, Washington’un Boeing için oynadığı rol belirleyici oldu. Donald Trump’ın “Amerikan şirketleri önce gelir” yaklaşımı, Boeing’e uluslararası anlaşmalarda ve savunma ihalelerinde ciddi avantajlar sağladı.

  • Savunma Anlaşmaları: Pentagon’un devasa bütçesinden en büyük paylardan biri Boeing’e ayrıldı. Askeri nakliye uçakları, tanker uçakları ve helikopter projelerinde Boeing’in adı öne çıktı.
  • Dış Politika Aracı: Trump yönetimi, Orta Doğu ve Asya’daki müttefiklere yapılan dev uçak satışlarında Boeing’i öne çıkardı. Birçok ülke için Boeing uçağı almak, aynı zamanda Washington’la siyasi ilişkilerini güçlendirmek anlamına geldi.
  • Diplomatik Baskı: ABD yönetimi, kimi zaman doğrudan devlet başkanları nezdinde baskı kurarak Boeing için kapılar açtı. Airbus’a karşı rekabet, yalnızca ticari değil, aynı zamanda jeopolitik bir mücadeleye dönüştü.

Boeing–Airbus Rekabetinde Yeni Sayfa

Küresel ticari uçak pazarında yıllardır süregelen rekabet, temelde iki dev arasındaki çekişmeye dayanıyor: Airbus ve Boeing. Airbus’ın Avrupa merkezli olması, Boeing’i yalnızca ticari bir rakipten ibaret kılmıyor; aynı zamanda transatlantik ilişkilerin de bir yansıması haline getiriyor.

Beyaz Saray’ın Boeing’e verdiği açık ve örtülü destek, bu rekabetin dengesini değiştirebilir. Airbus, çevre dostu teknolojilere ve yeni nesil uçaklara yatırım yaparken; Boeing, siyasi ve askeri kanalları devreye sokarak avantaj sağlamaya çalışıyor. Bu durum, önümüzdeki on yıllarda havacılık sektöründe “teknoloji mi, siyaset mi?” sorusunu daha da belirgin hale getirecek.

Krizden Güce: Boeing’in Önündeki Yol

Boeing için asıl soru, siyasi destek olmadan yeniden bağımsız bir güç haline gelip gelemeyeceği. Şirket, mühendislik ve inovasyon alanında ciddi bir yeniden yapılanmaya gitmezse, Beyaz Saray’ın sunduğu avantajlar yalnızca geçici bir pansuman olabilir.

Öte yandan, ABD yönetiminin Boeing’e verdiği desteğin yalnızca ekonomiyle sınırlı olmadığını da unutmamak gerekir. Boeing, aynı zamanda Amerikan ulusal güvenliğinin, jeopolitik gücünün ve küresel diplomatik stratejilerinin ayrılmaz bir parçası. Bu yüzden, Beyaz Saray’ın Boeing’i “uçurmaya” devam etmesi neredeyse kaçınılmaz görünüyor.