İsrail’in Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) Barak MX hava savunma sistemi sevkiyatı, bölgesel gerilimi artırdı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerde, kısmen gizlenmiş kamyon konvoylarının Limasol Limanı üzerinden adaya giriş yaptığı görüldü. Uzmanlar, bu teslimatın GKRY’nin hava savunma kapasitesini modernize etmesinin ötesinde, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve Kuzey Kıbrıs açısından yeni riskler doğurduğunu vurguluyor.
Tarihsel arka plan
1990’ların sonunda GKRY, Rusya’dan S-300 siparişi vermiş ancak Türkiye’nin yoğun diplomatik ve askeri baskısı sonucu bu sistemler Yunanistan’a devredilmişti. Rum yönetimi, ilerleyen yıllarda Tor M1 ve Buk M1-2 gibi Rus yapımı sistemleri tedarik etse de bakım ve yedek parça sorunları nedeniyle bu sistemler işlevsiz hale geldi. Bu süreç, GKRY’yi İsrail ile askeri iş birliğini derinleştirmeye yöneltti.
Barak MX’in teknik kabiliyeti
Barak MX sistemi, 150 kilometre menzile kadar etkili üç farklı füze kullanabiliyor. Sistemin kalbinde yer alan ELM-2084 MMR radarı, 500 kilometreye kadar binlerce hedefi eşzamanlı takip edebiliyor. Radar, aynı zamanda topçu, obüs ve roket bataryalarının konumlarını da tespit ederek modern savaş sahasında kritik bir avantaj sağlıyor.
Bölgesel etkiler
Savunma analisti Arda Mevlütoğlu, bu gelişmenin yalnızca GKRY’nin savunma kapasitesini artırmakla kalmadığını, aynı zamanda İsrail’in Doğu Akdeniz’deki istihbarat ağının da önemli bir bileşeni haline geldiğini belirtiyor. Mevlütoğlu’na göre, Barak MX Türkiye’nin hem hava hem de kara unsurları için ciddi bir tehdit oluşturabilir.
Türkiye’nin cevabı
Sevkiyatın yapıldığı günlerde, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin KKTC Güvenlik Kuvvetleri ile birlikte icra ettiği Cengiz Topel Akdeniz Fırtınası Tatbikatı dikkat çekti. Zamanlama, Ankara’nın bölgedeki askeri gelişmeleri yakından izlediğinin bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
