Cumartesi, Ekim 11, 2025
21 Eylül 2025

İngiltere’den Tarihi Adım: Filistin Devleti Resmen Tanınıyor

ingiltere

İngiltere Başbakanı Keir Starmer’ın bugün yapacağı açıklama, yalnızca diplomatik bir karar değil, aynı zamanda tarihsel bir hesaplaşma niteliği taşıyor. İngiliz hükümeti, Filistin’i devlet olarak resmen tanıyacağını duyurarak, hem Ortadoğu’daki dengeleri hem de Batı’nın İsrail-Filistin politikasındaki yönelimini kökten değiştirecek bir adım atıyor.

Tarihsel Bir Dönüşüm: Mandadan Tanımaya

Filistin, 1920’den 1948’e kadar İngiltere’nin manda yönetimi altında kaldı. Bu süreç, bölgenin siyasal yapısını derinden etkiledi; Arap-Yahudi çatışmasının kökleri büyük ölçüde bu dönemin politikalarında şekillendi. Bugün İngiltere’nin Filistin’i tanıması, yalnızca güncel bir diplomatik hamle değil, aynı zamanda geçmişteki sorumluluklarına bir yanıt olarak görülüyor.

Starmer’ın kararı, Londra’nın uzun süre tarafsızlık kılıfı altında sürdürdüğü politikadan açık bir kopuş anlamına geliyor. İngiltere, tarihsel bagajı nedeniyle Filistin meselesinde her zaman özel bir rol üstlenmişti. Şimdi ise bu rol, Filistin’in uluslararası meşruiyetine katkı sağlayacak bir adımla yeniden tanımlanıyor.

Starmer’ın Çizgisi: Trump ile Paralel Çözüm Arayışı

Başbakan Keir Starmer, bu kararı ABD Başkanı Donald Trump ile yaptığı görüşmenin ardından açıkladı. Starmer’a göre Filistin’in tanınması, çözümün parçası olmak ve iki devletli planı yeniden canlandırmak için bir zorunluluk. İngiltere’de etkili kamuoyu baskısı, özellikle İşçi Partisi’nin sol kanadı ve Müslüman seçmenlerin desteği, Starmer’ın bu yönde adım atmasında belirleyici oldu.

Starmer’ın temmuz ayında yaptığı açıklamada, İsrail’in belirli şartları yerine getirmemesi durumunda eylül ayında Filistin’i tanıyacağını duyurmuş olması, bugünkü kararın uzun süredir hazırlanan bir sürecin sonucu olduğunu gösteriyor.

Avrupa ve Commonwealth Cepheleri Genişliyor

İngiltere’nin kararına, Fransa, Avustralya, Kanada ve Portekiz de eşlik ediyor. Bu ülkeler, BM 80. Genel Kurulu çerçevesinde Filistin’i devlet olarak resmen tanıyacaklarını ilan ettiler. Böylece Batı dünyasında, uzun süre İsrail yanlısı politikalarla öne çıkan blokta ciddi bir kırılma yaşanıyor.

Bu adım, yalnızca sembolik bir jest değil; aynı zamanda İsrail’in yerleşim politikaları ve Batı Şeria’daki fiilî ilhak girişimlerine karşı bir uyarı niteliği taşıyor. Özellikle İngiltere’nin katılımı, Filistin’in diplomatik kazanımlarını uluslararası hukukta daha güçlü bir zemine oturtuyor.

Londra’nın Yeni Stratejik Konumu

İngiltere’nin Filistin’i tanıması, ülkenin dış politikada yeniden “oyun kurucu” olma çabasının bir parçası. Brexit sonrası dönemde Avrupa Birliği’nden ayrılan Londra, küresel meselelerde daha aktif ve bağımsız bir diplomasi yürütmeye çalışıyor. Ortadoğu’daki bu çıkış, hem Washington ile koordineli hareket etme çabasını hem de Avrupa içindeki diplomatik ağırlığını artırma isteğini yansıtıyor.

Sonuç: Sembolik mi, Dönüştürücü mü?

İngiltere’nin Filistin’i tanıması, sahadaki askeri ve siyasi gerçekleri kısa vadede değiştirmese de, uzun vadede iki devletli çözüm tartışmalarını yeniden canlandırma potansiyeline sahip. Ayrıca bu karar, Filistinliler için bir meşruiyet kazanımı, İsrail için ise uluslararası baskının yeni bir aşaması olacak.

Tarihsel manda yönetiminden bugüne uzanan bu yolculuk, İngiltere’nin yalnızca bir diplomatik tercih değil, aynı zamanda tarihiyle yüzleşme biçimi olarak da kayda geçiyor.