AB–Türkiye ilişkilerinin tarihte en yakın olduğu dönem, kuşkusuz Barack Obama yılları ve AKP’nin ilk dönemleriydi. O yıllarda Washington, Ankara’ya yalnızca “müttefik” değil, aynı zamanda “stratejik ortak” gözüyle bakıyor; Beyaz Saray’ın kapıları Türk heyetine neredeyse gün boyu açık tutuluyordu.
Obama Yıllarının Sıcak Tablosu
2013’teki kritik ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tüm günü Beyaz Saray’da geçirmişti. Ziyaret, adeta “ortak bakanlar kurulu toplantısı” havasına bürünmüştü. Erdoğan’ın yanında neredeyse tüm Türk kabinesi bulunuyor, toplantılar aralıksız devam ediyordu.
- Ortak oturum tek başına iki saat sürmüştü.
- Obama ve Erdoğan, Beyaz Saray’ın ünlü “kırmızı odasında” üç saatlik özel bir görüşme yapmıştı.
- Gün akşam yemeğiyle sona ererken, temaslar yalnızca Beyaz Saray’la sınırlı kalmamış; Kongre’deki görüşmeler ve Dışişleri Bakanlığı davetleriyle program tam üç güne yayılmıştı.
O dönem Washington’un Ankara’ya yaklaşımı, “eşitler arası stratejik ortaklık” olarak tanımlanıyordu.
Bugünün Sınırlı Çerçevesi
Aradan geçen yıllar ise manzarayı değiştirdi. Erdoğan’ın bu haftaki Beyaz Saray programı, resmi takvime göre yalnızca 1 saat 45 dakikalık bir görüşmeyle sınırlı. Programda ortak basın toplantısı ya da genişletilmiş heyetler arası oturumlar yer almıyor.
Diplomatik çevrelere göre bu tablo, yalnızca protokol farkı değil; Türkiye’nin uluslararası sistemde kaybettiği etkinin somut bir yansıması. Washington artık Ankara’yı “stratejik ortak” olarak değil, “zorunlu müttefik” olarak görüyor.
Değişen Jeopolitik ve İlişkiler
Uzmanlar, bu farkın nedenlerini birkaç başlıkta özetliyor:
- Demokrasi ve hukuk devleti algısı: Türkiye’nin son yıllarda Batı dünyasında eleştirilen demokratik standartları, ilişkilerin tonunu belirliyor.
- Ortadoğu politikaları: Ankara’nın Suriye ve Gazze konusundaki sert tavrı, Washington ile mesafeleri açıyor.
- Yeni öncelikler: ABD, bugün Avrupa güvenliği ve Asya-Pasifik rekabetini önceliklendirirken, Türkiye’nin dosyaları ikinci planda kalıyor.
Etki Kaybının Sembolik Yansıması
Bir zamanlar gün boyu süren görüşmelerin yerini bugün bir buçuk saatlik protokol görüşmesi almış durumda. Bu değişim, Türkiye’nin uluslararası arenadaki etkinliğinin azalmasının yanı sıra Washington’un Ankara’ya verdiği siyasi önemin de azaldığının güçlü bir işareti olarak görülüyor.