Reuters’ın haberine göre, ikinci döneminde görevde olan ABD Başkanı Donald Trump’ın Afganistan’daki Bagram Hava Üssünü yeniden ele geçirme planı, Washington’da endişelere yol açıyor. Mevcut ve eski yetkililer, bu adımın fiilen ülkenin yeniden işgali anlamına geleceğini vurguluyor.
“O Üssü Geri İstiyoruz”
Trump, Londra ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, Bagram’ın Çin’e stratejik yakınlığına işaret ederek, “Orası, Çin’in nükleer silahlarını yaptığı yere bir saat uzaklıkta. O üssü geri istiyoruz” dedi. Bu söylem, Trump’ın Çin ile büyük güç rekabetinde askeri kartları yeniden masaya koymak istediğini gösteriyor.
Bagram, 2001’deki 11 Eylül saldırılarından sonra başlatılan savaş sürecinde ABD’nin Afganistan’daki en büyük askeri merkezi olmuş, yüzbinlerce askerin geçici evi ve savaşın lojistik kalbi olarak öne çıkmıştı.
Lojistik Kabus ve Askeri Riskler
Trump’ın talebi kulağa stratejik bir hamle gibi gelse de, uzmanlara göre gerçeklik çok daha karmaşık:
- On binlerce askerin yeniden konuşlandırılması gerekiyor.
- Üs, yıllardır terk edilmiş durumda; yeniden işler hale gelmesi için milyarlarca dolarlık onarım ve karmaşık lojistik operasyonlar şart.
- Çevre güvenliği olmadan üs, Taliban, El Kaide, IŞİD ve hatta İran’dan gelebilecek füze saldırılarına açık hale gelebilir.
Eski bir üst düzey ABD savunma yetkilisi, “Orada olmanın özel bir askeri faydası olduğunu düşünmüyorum. Riskler, avantajlardan daha fazla” değerlendirmesini yaptı.
Taliban ile Pazarlık İhtimali
Trump, Bagram’ın Taliban’ın onayıyla geri kazanılabileceğini ima etti. Ancak bu, siyasi ve psikolojik açıdan büyük bir çelişki doğuruyor:
- Taliban, 20 yıl boyunca ABD’yi ülkeden çıkarmak için savaştı.
- ABD’nin, aynı Taliban’dan üs için izin istemesi, hem Washington’un prestiji hem de Afganistan’daki dengeler açısından sarsıcı olur.
- Dahası, Taliban’ın böyle bir işbirliğine gitmesi, kendi tabanında ciddi meşruiyet krizine yol açabilir.
İç Çelişkiler: Trump’ın Anlaşması, Biden’ın Çekilişi
Trump, bugün Biden’ı 2021’de Afganistan’dan çekilmekle suçlasa da, 2020’de Taliban ile imzaladığı Doha Anlaşması uluslararası güçlerin tamamen çekilmesini öngörüyordu. Biden’ın çekilme süreci, esasen Trump’ın çizdiği çerçevenin devamı niteliğindeydi.
Bu durum, Trump’ın Bagram ısrarını hem stratejik bir çıkış arayışı hem de iç politikada Biden’ı sıkıştırmaya yönelik bir söylem olarak yorumlatıyor.
Çin Faktörü ve Jeopolitik Dengeler
Trump’ın gerekçesi, Bagram’ın Çin’e yakınlığı. Ancak ABD’li askeri uzmanlar, Afganistan’dan Çin’e karşı operasyon yürütmenin pratikte sınırlı avantaj sunduğunu, aksine Washington’u yeni risklere sokacağını savunuyor.
Bagram üssü üzerinden Çin’i çevreleme fikri, ABD’nin son yıllarda güç kaydırdığı Hint-Pasifik stratejisiyle de çelişiyor. Afganistan’a yeniden yerleşmek, ABD’nin asıl hedefi olan Pasifik’teki dengeyi dağıtabilir.
Analiz: Geçmişin Hayaletleri mi, Geleceğin Stratejisi mi?
Trump’ın Bagram çıkışı, ABD’nin Afganistan’dan çekilişine dair Amerikan toplumunda süregelen “yenilgi” algısını tersine çevirme arayışının da bir parçası olabilir. Ancak:
- Askeri açıdan: Devasa maliyet ve güvenlik riski.
- Siyasi açıdan: Taliban ile pazarlık ihtimali, ABD’nin prestijine darbe.
- Jeostratejik açıdan: Çin’e karşı asıl öncelik olan Pasifik hattından dikkat dağıtma riski.
Sonuç olarak, Bagram üssüne dönüş söylemi, şimdilik daha çok Trump’ın iç politikada güçlü görünme çabası gibi görünüyor. Ancak bu söylemin somut adımlara dönüşmesi, ABD’yi yeniden Ortadoğu ve Orta Asya bataklığına sürükleyebilir.